EĞLENCE TARZI VE DEĞİŞİM

EĞLENCE TARZI VE DEĞİŞİM

Ne hal bildin ne hatır

Yazmadın tek bir satır

Senin gibi aldatır

Kandırır diye içtim

 

Cemal Safi’nin ‘’İçtim’’ isimli şiirinde belirttiği gibi çekilen çileleri, hüzünleri unutmak, geçici olarak sorunlardan uzaklaşmak ve yüzleşmemek adına içenler bazen bunun adına sorunlardan kurtulmak bazen de eğlenmek diyorlar. Kendi kendilerini kandırdıklarını ve sorunlardan uzaklaşamadıklarını da bildikleri halde vazgeçemiyorlar tıpkı içlerindeki derin acıya rağmen yaptıkları makyajla yüzlerini gizleyen, kendi üzülürken başkalarını eğlendirmeye çalışan palyaçolar gibi.

Kültürlerinde eğlence anlamında içmenin ayrı yeri olanlar ise günün yorgunluğunu ve stresini atma adına içerler. Boş vakitlerini keyifli bir şekilde geçirmek için insanların yaptığı faaliyetlerin adı olan eğlence, tarih içinde hep değişim geçirmiştir.

Antik Roma’nın popüler bir eğlence türü olan gladyatör dövüşleri, Bizans döneminde hipodromdaki atlı araba yarışları ve Osmanlı Devleti’nde Direklerarası’ndaki eğlenceler geçmiş zamanların eğlenceleriydi.

Günümüzde her yaş grubundan kişilerin eğlencesi olan televizyon, radyo ya da bilgisayarın olmadığı yıllarda ülkemizde halkın tek eğlence kaynağı kukla gösterisiydi. Zaman içinde bizim toplumun eğlenme tarzı değişmekle birlikte Tolga Alişoğlu, çok önemli bir noktaya dikkat çekiyor: “Türkiye’de ne yazık ki insanlar ya maddi koşullardan ya da iş yoğunluğundan bütün aile bir arada eğlenemiyor. Erkeklerin futbol zevki var, kadınların çocuklarını büyütmek gibi bir görevleri ama birlikte eğlenme diye bir anlayışları yok. Alışveriş merkezlerinde vakit geçiriyorlar.”

Eğlence kültürümüzün sokaktaki yansıması 1980’lere kadar halkın arasında yaygınlaşmış olan Ayı oynatmak şeklindeki gösteriydi. Ayı oynatmak; elinde tef ve uzunca bir sopa olan kavruk bir erkek ile beline sardığı zincirin ucu, burnuna geçirilen halkaya takılmış bir ayıdan oluşmaktaydı. Daha çok turistik yerler ve sokak aralarında boy gösteren bu ikili ekibin gösterisi, tefi dokuz-sekizlik aksak bir ritimle çalarak şarkı söyleyen erkeğin, arada bir elindeki sopayla ayıyı dürtmesinden sonra hayvanın tempoya uygun hareketlerle zıplaması, sopaya tutunarak iki ayağının üzerinde dikilmesi ve bazen de yere yatarak bayılma numarası yapmasından oluşan ilginç bir şovdan ibaretti.

En çok tutulan gösteri; ayının bayılma numarası yapmasıydı. Gösteri bitince ayı oynatıcı kasketini çıkararak, etraflarında halka olan seyircilerden bahşiş toplardı. Bu eğlence tarzı,1980’lerde yasaklandı. Bu nahoş eğlenme tarzı iyi ki yasaklandı.

Kimi içerek eğlenirken kimi ayı oynatarak, kimi oyun oynayarak eğlenirken kimi palyaço izleyerek veya şarkı söyleyerek eğlenebiliyor. Toplumların eğlence kültürü toplumların gelişmişliğine ve geçmişine paralel süreç izlemektedir.

Fotoğraftaki palyaçoya baktığımda bir eğlendirme tarzı olarak bunun kökleri çok eski zamanlara gitmekle birlikte bu topraklarda halkın arasında pek yaygınlaşmamış bir eğlencedir. Özellikle çocukları eğlendirmek adına bir dönem sıklıkla tercih edilen palyaçolar günümüzde alışveriş merkezlerinin açılışında dikkat çekmek adına kullanılmaktadır. Eğlence kültürünün parçası olan palyaçolar değişimin kurbanı olarak anlamsız bir şekilde dikkat çekmek adına kullanılıyor. İşini iyi yapanların dikkat çekmek adına palyaçoya ihtiyacı olmadığını bilenler bunu anlamsız karşılıyor.

Bütün ailenin bir arada eğleneceği bir anlayışı geliştirmek gerekiyor. Bunu yaparken buna imkân tanıyacak eğlenme mekânları da insanların istifadesine sunulmalı, eğlence kültürü de değişime uyum sağlayıp uygun amaçla kullanılabilinmelidir.