GARİBANLIK VE ORHAN KEMAL

GARİBANLIK VE ORHAN KEMAL

Çukurova edebiyat ve sanat açısından en verimli diyarlardan birisidir. Orhan Kemal bu verimliliği zirveye taşımış isimlerin başında gelir.
Garibanların hayatını odağa almış bir yazardır Orhan Kemal. İşçiler, ırgatlar, çöpçüler, dilenciler, işten atılanlar, gurbetçiler, simsarlar, emekliler, dullar, ihtiyarlar yer alır Orhan Kemal’in eserlerinde. Yoksul insanların yaşadığı mahalleler ve gecekondular Orhan Kemal’in kalemi tarafından çarpıcı bir şekilde anlatılır…
Orhan Kemal gariban insanların zorluklarını anlatırken kendisi de zorluklarla dolu bir hayat yaşamıştır. İşçilik, hapis hayatı, Suriye ve Lübnan’da bir süre yaşamak zorunda kalmak bunlardan bazılarıdır…
Orhan Kemal zamana meydan okuyan, edebi eserleriyle edebiyatın toplumun geniş kesimleri tarafından sevilmesine çok büyük katkılar yapmıştır. Eserleri bugün bile ilgiyle okunmaktadır.
Nihat Bilge, çarpıcı ifadelerle Orhan Kemal hakkında şu tespitleri yapıyor: “Yazmak. Var olmak. Varlığını hissetmek. Yazmazsam ölürüm diyebilecek kadar yazmakla nefes almak. Yazmak. Hayata tutunmak. Hayatın ellerinden tutmak… Söylenmişlerin hepsine dair yeni şeyler söylemek. Hayattan damlayan sevgiyi, umudu, kederi, hayali, neşeyi, acıyı; hayatta ne varsa yaşanmış ve yaşanmaya dair, hepsini biriktirip deryalar kurmak. Yazmak. Yaşamak. Orhan Kemal. Yazmakla yaşamanın önüne konulabilecek en güzel isim. Orhan Kemal. Hayat olmak. Hayatın her rengine, rengini katmak…”
Fotoğrafa baktığım zaman gariban insanları ve tutunamayanların hayatını destansı bir dille anlatan edebiyat dehasını görüyorum. Hayatın yükünü omuzlayan çileli insanların yaşamına yabancı kalmamalıyız. Günümüz edebiyatı tutunamayanların hikâyesini daha fazla dert edinmelidir…
Garibanlık bu topraklarda dün olduğu gibi bugün de var. Bunu anlatacak yeni edebiyatçılara ihtiyaç duyuyoruz…

TEK YÜREK OLMAYA DEVAM

15 Temmuz akşamı Milli İrade’ye ve demokrasimize yönelik yasa dışı bir darbeye kâbus dolu saatler eşliğinde acı, hüzün ve endişe içinde tanıklık ettik. Bu hain saldırıyı şiddetle kınıyorum.
Yüce Türkiye Büyük Millet Meclisi yedi defa bombalandı, çocuk, genç ve yaşlı demeden masum insanlar kurşunların hedefi oldu. Acımız büyük… Milletimize geçmiş olsun.
Milletimizin güvenliği, ülkemizin bütünlüğü her şeyden önce gelmelidir. Bu vazgeçemeyeceğimiz iki ulvi amacı erozyona uğratacak, tehlikeye sokacak hiçbir girişime asla fırsat verilmemelidir. Akıl ve sağduyu eşliğinde hareket ederek provokasyonlara karşı her zaman dikkatli olmalıyız.
Milli İrade’ye saygı ve demokrasiye sahip çıkmak uğrunda hayatını feda edenlere Allah’tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Demokrasimize bağlı kalan Kahraman Silahlı Kuvvetlerimiz ve Emniyet Teşkilatımız, ülkemizin gözbebeğidir. Bu güzide kurumlarımızı yıpratacak her türlü davranış ve sözlerden uzak durulmalıdır.
15 Temmuz akşamı Milli İrade’ye saygı ve demokrasiye sahip çıkmak için ne mutlu bizlere tek yürek olduk, tek yürek olmaya devam edelim…