KADIN VE ŞİDDET

KADIN VE ŞİDDET

Vurdun, acısı daha geçmedi,

Biliyorum geçecek.

Ama öyle ağır konuştun ki ardından

O, gittikçe gerçek.

 

Özdemir Asaf’ın ‘’Başka Frekans ‘’ isimli şiirinde belirttiği gibi birisine vurduğun zaman canı yanacak ama bir müddet sonra unutulup gidecek. Ağır konuşulan bir söz belki vurduğun kadar fiziksel olarak canını yakmayacak ama duygusal anlamda her geçen gün büyüyerek insanı yok edecek kadar etkili olabiliyor. Şiddet sadece fiziksel değil aynı zamanda kelimelerle de çok ağır uygulanabiliyor.

 

Kadınlar, Dünya’da ve Türkiye’de şiddetin kurbanı olmaya maalesef devam ediyor. İnsan hakları yönüyle bakarsak kadına şiddet büyük bir insanlık suçudur.

Bu suçun temelinde ise cinsiyet eşitliğini özümseyememek yatmaktadır. Ataerkil kültürün egemen olduğu ve eğitimin de yetersiz olduğu yerlerde bu suç yaygın ama ne yazık ki eğitimli kesimlerin dünyasında da bu acı verici olay azımsanmayacak kadar fazla. Eğitimli kesimlerde fiziksel şiddetle birlikte kelimelerle uygulanan duygusal şiddet daha ön plana çıkmaktadır.

 

Kadınlara yönelik giderek artan şiddet karşısında yapılması gereken çok şey var.

Göksun Atlı’nın önerileri dikkate değer: “…Her şeyden önce şiddet karşısında kadının yalnız kaldığı bilinmelidir. Bu nedenle toplumsal farkındalığın kararlılıkla geliştirilmesi gerekir. Daha öncesinde ise toplumsal cinsiyet rollerine dayalı eğitim sisteminin insanı merkezine alacak şekilde düzenlenmesi önemsenmelidir.

 

Ülkemizde kadına yönelik şiddete dayalı her yaş ve düzeydeki bireylere duyarlılık kazandırıcı programlar geliştirilmelidir. İnsanlar bilinçlendirilmeli, şiddete maruz kaldığı takdirde nereye başvuracağına ve haklarına dair bilgi verilmelidir. Şiddete maruz kalan kadınların sessizliğini kırmak için sivil toplum kuruluşlarının daha fazla katılım sağlamaları gerekmektedir…

 

Şiddet öğrenilen bir davranıştır bu nedenle kitle iletişim araçlarının (televizyon gibi.)  şiddeti öğretici davranışları engellenmelidir. Şiddeti önleyici ve insanları bilinçlendirici yayınlar yapılması gerekmektedir.”

 

Kadının önemsenmediği toplumlar geleceğe güvenle bakamaz. Aile içinde kadına yönelik şiddet, sadece kadını değil çocuğu da derinden yaralamaktadır. Şiddet ortamında büyüyen çocukların, şiddete eğilimli olmaları bilinen bir gerçektir. Çocuklarımızı şiddet ortamında değil sevgi ortamında büyütelim. Sevmeyi ve sevilmeyi yaşatarak öğretelim. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) şiddeti olduktan sonra gerekeni yapmak yerine sevgiyi ve saygıyı okullarda, seminerlerde çocuk yaşlardan itibaren öğretme merkezleri olmalı. Şiddet ancak böyle önlenebilir.

 

Fotoğraftaki kadına yapılan fiziki şiddeti hepimize, insanlığa karşı yapılmış bir şiddet olarak görmeliyiz. Kadına yönelik şiddet, hepimizden, geleceğimizden çok şeyin eksilmesine neden oluyor.

 

Kadınlar, sadece Mart ayının bir gününde değil yılın her gününde önemsenmeli. Kadınların özgür ve eşit görüldüğü bir dünyada herkesin mutlu olacağına inanıyorum.  Şiddetin her türlüsüne karşı durup sevgi, saygı ve hoşgörüyü ön plana çıkarmalıyız.