KURAKLIK

KURAKLIK

Bu bahar güleceğiz en içten bir sevinçle,

Bir melek ordan bize uzatacak elini.

Beni bırakma kalbim, kalbim sen bana söyle.

Ümitlerin en güzelini!

 

Ziya Osman Saba’nın ‘’ Baharı Beklerken Yazılmış Şiir’’ isimli şiirinde belirttiği gibi bahar geldiğinde en içten bir sevinçle güleriz. Peki, bu bahar içten bu kadar gülebilecek miyiz? Normalin altında yağış şeklinde yaşanmakta olan mevsimsel anormallik böyle devam ederse kötü sonuçlara neden olacağı için gülemeyeceğiz.

Tarihin sayfalarında kuraklık nedeniyle yiyecek kıtlığı, yoksullukta artış, göç, sosyal huzursuzluk kuraklık nedeniyle yaşanmış olan olumsuz gelişmelerdir. Örneğin, 1789 yılındaki Fransız Devrimi’ne giden süreçte devrimden hemen önce Fransa’nın yaşamış olduğu kuraklık ve bundan kaynaklanan sorunlar da siyasal değişikliğin yaşanmasında etkili olmuştu.

Türkiye’de yağışların beklenenin altında yüzde 40 düzeylerinde gerçekleşmesi nedeniyle baraj ve göletler yeterince dolmadığı için kısa bir süre sonra ciddi ölçülerde su sıkıntısı yaşanacak. Bu durum özellikle büyük kentlerde yaşayan insanların hayatını olumsuz etkileyecektir.

Burak Arzova, doğabilecek tehlikelere şu şekilde dikkat çekiyor: “…Abant Gölü neredeyse göl vasfını kaybetti. Tunceli’de Munzur Çayı dereye dönüşmüş durumda… Kuraklık bir sosyal felaket. Kuraklık ekonomisi olarak adlandırdığımız olgunun tek bir boyutu yok.

Bu yıl kuraklık nedeniyle tarım üretimi düşük kalacak, arpa, buğday, yulaf, mısır, yonca, vb. üretimleri beklentiler altında gerçekleşeceği için tarımsal ürünlerin fiyatları artacak, hayvancılığın temel girdisi bu ürünlerin fiyatları yükseldiği için et, süt, yumurtanın da fiyatları yükselecek, enflasyon içinde gıdanın payı en yüksek pay olduğu için fiyat artışı doğrudan enflasyonu artıracak, o nedenle ülkenin makroekonomik değerlerinde bozulma olacak demek, tehlikenin sadece bir boyutunu görmekle eş değer.

…Kuraklık nedeniyle şehir ve köy şebekelerine yeterli suyun verilememesi, temizlik açısından sorun oluşturacaktır. Temizlenemeyen bedenler, eşyalar her türlü mikrop ve zararlıya açık ortamı hazırlayacaktır. Bu nedenle kuraklıkla birlikte sağlıkta beklenmeyen harcamalar ortaya çıkabilir. Kuraklığın sebep olacağı bulaşıcı hastalıklar toplumun tümüne zarar verebilir…”

 

Fotoğrafa baktığım zaman çatlamış toprak, susuzluktan gelişmemiş bitki ve bunu kopartan çiftçiyi görüyorum. Çiftçinin ürünsüzlük tehlikesi karşısında yaşadığı üzgünlük, bizleri de gelip vuracak bir üzgünlüktür. Kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalmamız üzücü ama şu ana kadar suyu dikkatli kullanmamız gerektiği konusunda hiçbir çalışmanın ve uyarının yapılmaması çok daha üzücü.

 

Doğa konusunda bizleri hep uyardılar ama hiç aldırmadık. Bu aldırmazlığın bedeli ağır olacak gibi…