SAVAŞ VE ÇOCUK

SAVAŞ VE ÇOCUK

İyi günler bekliyorsan hele

İyi günlere inanıyorsan

Üstelik havada güzelse

Yaşamak güzel şey,

Çok güzel şey doğrusu!

Melih Cevdet Anday’ın ‘’Çok Güzel Şey’’ isimli şiirinde belirttiği gibi yaşamak gerçekten çok güzel şey, hele geleceğe dair güzel yarınlar bekliyorsan. Savaşlar, geleceğe dair güzel günler bekleyen insanların hayalleriyle birlikte hayatlarını alıyor. İnsanlık tarihine bir bütün olarak bakıldığında savaşla geçen yıllar, barışla geçen yıllardan daha fazla.

Bilim ve teknolojinin gelişme açısından zirve yaptığı 20. Yüzyıl’ın en kanlı yüzyıl olmasına ne demeli? En kanlı yüzyıl, nükleer silahın icat edildiği ve Japonya’nın iki şehrinde acımasızca kullanıldığı bir yüzyıldır. 1960’ların ortasına gelindiğinde nükleer silah bağlamında dehşet dengesine ulaşıldığı için bu silah kullanılamaz hale geldi. Kullanılırsa dünya ve insanlık yok olur! Nükleer silahın kullanılamaz hale gelmesi, insanları savaşmaktan caydıramadı. Savaşmakta ısrar eden dünya, klasik silahları geliştirip savaşmaya devam ediyor.

Günümüzün savaşlarını geçmişin savaşlarından farklı kılan en önemli nokta savaşların daha fazla tahripkâr hale gelmiş olmasıdır. Dikkate değer bir başka önemli nokta, günümüzün savaşlarında askerlerden çok sivillerin hayatını kaybetmesidir. Uzun süren kara savaşlarının yerini yoğun hava bombardımanları almış durumda. Bu yeni savaş stratejisi, daha çok sivilin ölmesine neden olurken savaşta sağ kalanları ise en az elli yıl geriye götürüyor.

Fotoğraftaki çocuk ve silah, insanlığın karanlık yüzüne ışık tutuyor. Bir çocuğu dünyaya getirmek, onu büyütmek, hayata kazandırmak paha biçilmez bir emeği gerektiriyor. Bu ulvi emeğin ortaya koyduğu bir varlığı, gaddar bir savaşta kaybetmek acıların en büyüğü olsa gerek. Barışta birlikte fotoğraf çektirdiği asker ve silah savaşta katili olabiliyor. Savaşlar en fazla çocukları mağdur ediyor. Günümüzün savaşlarında hayatını kaybeden çocuklar, savaşlarda ailesini kaybeden çocuklar, savaş nedeniyle eğitimi yarım kalan çocuklar, savaş nedeniyle yerinden ve yurdundan mahrum kalan çocuklar bizleri insanlığımızdan utandırmalı.

Acıların en büyüğünü bizlere yaşatan savaşlara, ne yazık ki bugüne kadar hep beraber “dur!” diyemedik. Herkes, geçmişten bugüne kendi savaşını kendi çıkarlarına göre haklılaştırmanın mücadelesini veriyor. Savaş tamtamlarının çaldığı bir dönemde, “bitsin savaşlar, yaşasın çocuklar” diyorum. Çocuklar bizim, insanlığın yarını ve yarınlardan ümitli olmak istiyorsak savaşa ‘’hayır’’ demeliyiz.