BAŞARIYA GİDEN YOL

BAŞARIYA GİDEN YOL

İyice yaklaştı bana büyük karanlık.

Dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık

Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,

elimi sıkarken sapladığı bıçak.

Nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.

 

Nazım Hikmet’in ‘’Son Otobüs’’ isimli şiirinde belirttiği iyice yaklaşan büyük karanlık bazen başarısızlık bazen de ölüm gerçeği olabiliyor. Belirli bir sona yaklaşınca telaşlanmadan, keyifle yaşamını sürdürmek en büyük mutluluk. Ama asıl olanın bir sona yaklaşınca değil de her dönem mutlu bir başarı ve yaşam için, kendin ve sevdiklerin için var olabilmesini bilmektir.

Hemen hemen herkesin başarıya odaklandığı, başarısız olmayı hiç düşünmek bile istemediği, bazılarının başarısızlığı büyük bir korkuya dönüştürdüğü süreçteyiz. Başarılı olmak, kariyer sürecinde zirveye en kısa yoldan ve en kısa zamanda ulaşmak için adeta kendini heba edenlerin sayısı her geçen gün çoğalıyor.

Tek hedef başarılı olmak, kariyerde zirveye ulaşmak olunca kendini sürekli baskı altında hissetmek, başkalarının beğenisine sürekli ihtiyaç duymak gibi olumsuzluklar da bireyin yakasını bırakmaz oluyor.

Nasıl bir başarı sorusu pek sorulmuyor? Başarıya giden yolda öncelik sıralaması genelde yapılmıyor. Başarılı ama mutsuz. Başarılı fakat bunun sürdürülebilir bir başarı olup olmadığından emin değil.

Kemal Sayar’a göre, “günümüz dünyasında pek çok insan hedefler arasında öncelik sıralaması yapmadan pek çok alanda birden başarı hedefliyor. Hem kariyer, hem çocuk, hem zenginlik, hem sosyal ilişkilerde en iyi olmak zorunda hissediyorlar. Bu büyük bir yorgunluk getiriyor beraberinde, zamanı bir türlü yettiremeyen, hiçbir işte arzu ettiği kadar başarılı olamadığı için hayata havlu atan bireyler ortaya çıkıyor. Bu insanlar bir süre sonra yılgınlığa kapılıyor ve mücadeleyi bırakıyorlar.

Modern hayat, başarıyı çok fazla ön plana çıkarıyor… Ancak başka insanlar üzerinde olumlu bir izlenim oluşturduğumuz zaman var olduğumuzu hissediyoruz. İçsel huzurun otantik kaynakları itibar kaybediyor. Başkalarının bakışı ve yorumu öne çıkıyor. Başarıyor ve alkış alabiliyorsak varız… Varılacak hedef değil, onun uğruna ter akıtma bizim maksadımız olmalı. Ve en başta kusurlu varlıklar olduğumuzu, ne yapsak mutlaka bir eksiklikle malul bulunabileceğini kabullenmeliyiz… ”

Fotoğrafta zirveye doğru yokuşu tırmanmakta olan insan, günümüzün başarı ve kariyer anlayışı üzerine düşünmeye sevk ediyor beni. Başarıya ve zirveye giden yolda; planlı olmak, mücadeleci olmak, çok kolay pes etmemek, içsel huzuru korumak son derece önemli…

Sonunun yalnızlık veya kadim üç beş dosttan ibaret olduğunu bilince, Nazım Hikmet’in şiirindeki gibi seni başarısızlığa itmek adına kışkırtmaya çalışan ve sana zarar veren dost gibi görünen ama dost olmayan insanlarla başarılı olmak, sosyal olmak adına geçirdiğin zamana acımalısın. Mutsuz başarmak ve kazanmak adına mutsuz sosyal olup da telaşla her şeye yetişeceğim endişesiyle genç yaşta hastalanmak veya ölmektense gerçekleri bilip her aşamasında mutluluğun olduğu bir başarı ve hayat istemeliyiz.