…
Bütün bu kıpır kıpır insanlar
Elleri kolları ve kulaklarıyla
Ve erken öten bir horozun sesiyle
Kaçmışlar öbür dünyaya şimdiden
Seslerini bırakmışlar geriye
Bu ölümlü dünyaya yadigar…
…
Can Yücel’in ‘’ Susss-ma’’ isimli şiirindeki gibi ölümlü dünyaya
seslerimizi bırakarak veda ediyoruz. Bırakılan bu seslerin aslında ne
kadar dinlendiğini ve ne kadar dersler çıkartıldığını kaçımız
sorguluyoruz! Dinlemenin, dinliyor olmanın giderek ortadan kalktığı
günümüzün iletişimi gerçekten sağlıklı mı?
İletişim çağında her gün çok sayıda insanla iletişim halindeyiz ve çoğu
insan hep konuşmak için can atarken iş dinlemeye gelince hemen
sorun çıkartıyor. Hep kendini anlatmak derdinde olan bu insanlar hep
haklı olduklarına inanıyorlar. En doğrusunu kendilerinin bildiklerini
düşünüyorlar ve sorun da buradan kaynaklanıyor.
Konuşmak kadar dinlemenin de maharet olduğunu bilmiyoruz.
İkisinin birlikte olunca daha verimli olabileceğini unutuyoruz.
Sabahtan akşama kadar sadece konuşarak kendini yoranlar sadece
karşı tarafa değil kendisine de yazık etmiş olurlar.
Fikri Haklı, bu konuda şu yorumu yapıyor: “Konuşmak bilgi, kültür,
maharet, bilgi sunabilme becerisi; dinlemek ise, dinlemesini bilmek,
saygı, hoşgörü, fedakârlık gerektirir.
Dinlemek, dinleyebilmek, hele de karşıt fikirdekileri dinlemek, ilk
bakışta aleyhimize gibi görünen konuşmaları dinleyebilmek erdemli
bir kişiliğin çok önemli belirtileridir…
Günümüz insanı dünün insanına göre daha çok konuşuyor fakat daha
çok dinlemiyor. Dinliyor zannettiklerimizin birçoğunun da dinliyor
görünenler olduğunu da düşünürsek dinleme, dinleyebilme erdemi
bakımından alacağımız not pek sevindirici olmaz.
Zamane insanı sadece kendini onaylayanı, kendini destekleyeni
dinliyor, kendi gibi düşünmeyenleri, kusurlarını dürüstçe söyleyeni,
aleyhindeki doğruları ne duymak, ne dinlemek istemiyor.
Önce dinlemesini bilelim. Önce dinlenilecek sözleri dillendirmeyi
bilelim. Dinleyerek düşüncelerimizi daha dingin daha zengin kılalım.
Dilimizle güzel konuşmaya, kulağımızla güzel sözleri dinlemeye,
aklımızla, yüreğimizle iyiye, güzele yürümeye alışalım…”
Fotoğrafa baktığım zaman eliyle beden dilini de kullanarak
karşısındakine bir şeyleri açıklamaya çalışanı ve bunu dinleyeni
görüyorum. Günlük hayatta hep karşımızdakine bir şeyler anlatırız
anlatmasına da karşımızdaki bizi ne kadar dinler ve anlar orası
meçhul. İki dinleyip bir konuşan olmayı öğrendiğimizde hem
dinleyenimiz çok olur hem de başımız daha az ağrır.
Dinlemenin, dinliyor olmanın giderek ortadan kalktığı günümüzün
iletişimi gerçekten sağlıklı değil ve unutmayalım ki dinlemek zor ve
yorucu olabilir ama sağlıklı bir iletişim için dinlemek şart.