GLOKAL

GLOKAL

Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne

Allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar

Oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında

Dünyayı çocuklara verelim Kocaman bir elma gibi verelim

sıcacık bir ekmek somunu gibi

Hiç değilse bir günlüğüne doysunlar

Bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı

Çocuklar dünyayı alacak elimizden

Ölümsüz ağaçlar dikecekler

Nazım Hikmet’in ‘’ Dünyayı Verelim Çocuklara ‘’ isimli şiirinde belirttiği gibi erişkinlerin arkadaşlığı ve paylaşımı öğrenebilmesi için bir günlük de olsa dünyayı çocuklara verip gördüklerinden dersler çıkartmaları gerekir. Birlikte yaşamayı ve paylaşmasını bilmek uygarlığın göstergesidir. Peki, bunu başarabiliyor muyuz?

İlk uygarlık, insanlık Fırat ve Dicle arasında Mezopotamya olarak adlandırılan bölgede yerleşik hayata geçerek doğdu. Buradan dünyanın farklı coğrafyalarına yayılmaya başlayan uygarlık, farklı coğrafyalarda farklı yeni uygarlıkların doğması sonucunu doğurdu. Savaşlar ve ticaret uygarlıklar arasındaki geçişleri sağlayan en önemli araçlardır.

Modern zamanlarda Batı Uygarlığının göreli olarak üstünlük kurmasıyla denge bozulmaya başladı. Küreselleşme süreciyle birlikte bu denge ürkütücü bir hal almaya başlamış durumda. Yerellik yok olmaya başlarken tek tip uygarlık yaygınlaşıyor.

Glokal kavramı, bu açıdan büyük bir öneme sahip. Lokal değerleri koruyarak global olmaya çalışmak bu kavramın özünü oluşturmaktadır.

Nazif Gürdoğan, bu konuda önemli tespitler yapıyor: “…Ülkelerin perdelerinin açıldığı bir dünyada, her kurum ve kuruluşun, dünyayı vizesiz dolaşabilmesi, yerelleşerek küreselleşmesine, küreselleşerek yerelleşmesine bağlıdır. Hiçbir kurum ve kuruluş, yerelleşmeden küreselleşmediği gibi, küreselleşmeden de yerelleşemez. Küreselleşme gibi, yerelleşme de gelen ve geçen değil, sürekli ve kalıcı bir süreçtir. Hem küreselleşmenin, hem de yerelleşmenin geri dönüşü yoktur.

Küreselleşme ve yerelleşme, büyük ülkelerin desteklediği bir siyasal akım değildir. Dünyadaki güçlü ülkelerin küreselleşme ve yerelleşmeye karşı ya da taraftar olmaları, yerelleşerek küreselleşme, küreselleşerek yerelleşme sürecini tersine çeviremez. Her kurum ve kuruluş yerel özelliklerini koruyabilmek için küreselleşmeli, küresel özellikler kazanabilmek için de, yerelleşmelidir. Yerellik ve küresellik, birbirini tamamlayan bir bütündür…”

Fotoğrafa baktığım zaman yerellik ile küreselliğin birbirini tamamlayan bir bütün olduğunu ben de düşünüyorum. İki farklı uygarlık tek bedende bir araya gelmiş. Japon bir bayan Hollanda’nın yerel giysilerini giyerek aynaya bakıyor. İlk bakışta üzerindeki elbise bir Hollandalıda durduğu gibi durmasa da zamanla alışılıyor. Yemek, sanat, müzik ve birçok alanda farklılıkların kalktığını, uzakların yakınlaştığını görüyoruz. Uzaklar yakınlaşırken birbirine uyuma dikkat etmek temel hedef olmalı.

Küreselleşmeyle beraber global reklam kavramı önem kazanmaktadır. Tek ve geçerli reklam çeşidi günümüzde  uluslar arası alanda faaliyet gösteren işletmeler için geçerli olma özelliğini yitirmektedir. Çünkü ne kadar global düşünülse ve genel mesajlar verilmeye çalışılsa da aktarılmak istenen mesaj ülkeden ülkeye değişiklik gösterebilmekte ve anlaşılmasında bazı farklılıklar olmaktadır. Böylece reklam çeşitleri içine glokal reklam kavramı girmiştir. Global anlamda genel bir konsept ve hedeften ayrılmadan reklamın yapıldığı ülkeye özgü lokal özellikleri de içinde barındıran reklam Glokal reklamdır.

Bu çağda medeniyetler çatışmasından kimseye hayır gelmez. Glokal kavramına önem vermek herkesin hayrına sonuçlar doğurur. Dünyayı bir günlüğüne çocuklara vermek yerine bizlerde çocuklar gibi kendi yerelimizde dünyanın bütününe sahip çıkmasını, yerellik ve küreselliği harmanlamasını bilmeliyiz.