KARADENİZ’DE KADIN

KARADENİZ’DE KADIN

Ben senin en çok davranışlarını sevdim

Güçsüze merhametini, zalime direnişini

Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında

Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

 

Ümit Yaşar Oğuzcan’ın ‘’Ben Senin En Çok’’ isimli şiirinde belirttiği gibi bazen insan sevdiği kadının aklını bazen de duruşunu ve davranışını sever. Kimi sessiz ve sakin birine âşık olurken kimi de vahşi ve mağrur duruşu birlikte sergileyene âşık olabiliyor. Kadınların zalime direnişi yaşadığı hayat şartlarıyla ilgili olabilir mi?

Sahip olduğu doğa güzelliğiyle insanı büyüleyen Karadeniz bölgesi, kadın açısından zorluklarla dolu bir coğrafya olup Karadeniz Bölgesi’ndeki çalışan kadınların ortalaması Türkiye ortalamasının üzerinde. Peki, bu neden böyle?

Bölgede 1960’larda başlayan göç nedeniyle genç erkek nüfus göçünün fazlalığı ve sanayi yatırımlarının az olması ana neden olarak görülüyor. Kadınlar daha çok hangi alanda çalışıyor sorusuna cevap aradığımızda ise karşımıza çıkan gerçek şu: Kadınlar, aile bütçesine katkıda bulunmak için fındık, tütün, çay, mısır gibi yoğun emek isteyen tarımsal uğraşlara daha büyük oranda katkı sağlıyor.

Aile bütçesine katkı sağlamak için sabahın ilk ışıklarıyla birlikte tarlalara giden Karadeniz kadını, çoğunlukla gün batımıyla evlerine dönüyor. Ve evde çalışmaya devam ediyor.

Bu konuda medyada yer alan haberler yürek yakıcı: Havva Cumur, hayatında hiç tatil yapmadığını söylüyor. Cumur, “Patates dikmek için belleme yapıyoruz. 50 yıldır bu işi yapıyoruz. Hayatımız hep böyle çalışmakla geçti. Hiç tatil yapmadık hep çalıştık. Her yıl bahçeyi belleriz. Bu işi yaparken çok zorlanıyoruz ancak başka seçeneğimiz yok” diyor.

Sırtından sepeti eksik etmeyen 53 yaşındaki Sakine Karpuz, bu işi yapmaya mecbur olduğunu ifade ederek, “40 yıldır taşıyorum. 6 kez ameliyat olmama rağmen yine de taşıyorum. Çalışmak zorundayım” diyerek, yaşadığı zorlu hayata dikkat çekiyor.

Fotoğraftaki, Karadeniz’in zorluklarla dolu yaşam çilesini çeken kadına baktığımda sırtında taşıdığı küfe dikkatimi çekiyor. Yükü ağır ve yorgun. Zorluklarla dolu yaşamın yıpratıcılığı yüzüne yansımış. Fotoğraftaki Karadeniz kadınının yükü küfe ama başka coğrafya şartlarında yaşayan kadının da başka yükleri olduğunu unutmadan fotoğrafa bakıyorum. Ev dışında hayatın zorluklarıyla karşı karşıya kalan kadının eve geldiği zaman evdeki çilesi de işin farklı yönü.

Dengesiz ekonomik kalkınma ve çile çeken kadınlar… Bu çileye son verecek yeni bir ekonomik kalkınmaya bir an önce yönelmek gerekiyor. Aksi takdirde güçsüze merhametini, zalime direnişini gösteren âşık olduğumuz kadını hayatın bu çile dolu çarkları arsında kaybetmeye mahkûmuz.