Kocaman ve Sımsıcak Yürekli İnsan ‘’Mustafa Koç’’

Kocaman ve Sımsıcak Yürekli İnsan ‘’Mustafa Koç’’

Bu yılın başlarında Türkiye, bu kadar yürekten çok sevildiğini çoğu insanın dahi bilmediği Mustafa Koç’ un vefat haberi ile sarsıldı. Toplumun kalbini derinden ve unutulmaz bir şekilde kazandığını vefat haberinin duyulması ile birlikte akan gözyaşları, yazılanlar, söylenenler, aileye taziye için oluşan uzun kuyruklar gösterdi.

Aynı sevgiyi ve saygıyı kazanmak isteyenler Mustafa Koç’un hayat felsefesini çok iyi bilmeli ve kendisine ait olan “Hepimizin bu dünyada sınırlı zamanı var ve hayatlarımızı mümkün olan en dolu şekilde yaşamak için birbirimizi yüreklendirmemiz gerekiyor.” cümlesini iyi kavramalılar.
Mustafa Koç’un yaşam felsefesi bu sözlerle kendini çok açık ortaya koyuyor: Sınırlı bir zaman anlayışı ve hayatı mümkün olduğunca dolu dolu yaşamak. Bunu yaparken başkalarını da yüreklendirmek, aynı şekilde başkalarından da bizi yüreklendirmesini beklemek. Çoğu zaman yüreklendirdiğimiz ve destek olduğumuz insanlardan aynı şekilde bizi veya bir başkasını yüreklendirmesini beklemek hata olur, travması ağır olur. Hiçbir beklentiye girmeden yapılanlar er ya da geç yerini bulur. Yanı başınızda sizi samimi duygularla yüreklendiren insanları barındırmak saygı ve sevgi dolu başarı ve mutluğa giden yolda en önemli faktörlerdendir. Saygının ve sevginin olmadığı bir başarı hiç kimseyi mutlu etmez.
Hayata dair Mustafa Koç’un veciz ifadesi, meşhur şiirdeki şu unutulmaz dizeyi bana hatırlattı: “Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır.” Bu armağanın kıymetini iyi bilmek gerekiyor. Mustafa Koç, hayatı sadece işten ibaret görmemekle birlikte hayatın birçok alanında insanların yaşamına pozitif dokunacak, değer üretecek bir çabanın içinde olmaya her zaman önem verdi.
Şeref Oğuz’un şu tespit ve gözlemleri önemli: “…Toplumsal sosyal sorumluluk, büyük holdinglerin giderek daha fazla önem verdiği konudur. Mustafa Koç da hem başında olduğu holding hem bağlı yüzden fazla şirket hem de şahsen kendisi, pek çok topluma katkı projesine destek veriyordu.
Beni en çok etkileyen ‘Meslek Lisesi Memleket Meselesi’ projesi oldu. Zaman zaman yazdığı mektuplarla proje sürecine dair bilgi verir, destek taleplerini iletirdi. Amaç, endüstrinin ihtiyaç duyduğu ara eleman açığını gidermek için somut, netice odaklı adımlar atmaktı. Umarım bu projesi öksüz kalmaz ve devam eder.
… kendisinin iş yapma tarzı ve yönetim yaklaşımı hakkında gözlemlerim oldu. Bana göre pek çok vasfı arasında en belirgini, insanları rütbesiz dinlemesiydi. İster tepe yöneticisi ister yeni işe başlayan olsun, herkesi, göz hizasında, pür dikkat dinlerdi.
Dinleme deyip geçmeyin. Bugün çoğu tepe yönetici, astlarıyla ‘dikey ilişki’ kurar. Üslup ‘buyruk’ tarzıdır ve iletişim tonu, dinlemekten ziyade konuşma ağırlıklıdır. Rahmetli Mustafa Koç, göz temasını kaybetmeden ama daha da önemlisi her kelimeyi yakaladığını gösteren ilgiyle dinlerdi…”
Anlatılanı ilgiyle dinleme ve dinlerken empati yapabilme bir insanın karşısındaki insana verdiği değeri gösterebilmenin, insan olabilmenin en güzel ifadesidir. Günümüzde en büyük yanlışımız karşımızdakini dinliyormuş gibi davranıp aslında hiç dinlememek.
Fotoğrafa baktığım zaman, insanları ve memleketini seven, sadece Türkiye’nin değil dünyanın da sayılı zenginlerinden ve önemli işadamlarından Mustafa Koç’u, nezaketi, efendiliği, mütevazılığı, güler yüzü, yardım severliği, bilgisi ve görgüsü ile tertemiz bir insanı görüyorum. Mustafa Koç, bu sevgiyi; ürettiğiyle, davranışlarıyla ve sözleriyle göstermiş, kocaman ve sımsıcak yürekli bir insandı. İşte bu özellikleriyle, birçok insanı da aynı şekilde davranmak konusunda yüreklendirdiğine inanıyorum.
Cenaze namazı kılınırken öğrendiğimiz yardımını da, sevgisini de herkese göstermek için değil içinden geldiği için yapan Mustafa Koç, bu toplumda hiç silinmeyecek güzel bir iz bıraktı. Nur içinde yatsın. Allah’tan rahmet diliyorum.