MERHAMETSİZ DÜNYA

MERHAMETSİZ DÜNYA

Ben en hakir bir insanı kardeş duyan bir ruhum;

Bende esir yaratmayan bir Tanrı’ya iman var;

Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar,

Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir.

Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk;

Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk!

 

Mehmet Emin Yurdakul’un ‘’Bırak Beni Haykırayım’’ şiirinde belirttiği gibi merhametin ve hukukun olmadığı yerde şiddetin ve acının yeri var. Gördüğü yoksulun yaralamadığı, merhametin olmadığı insanların çoğunlukta olduğu dünya zamanla kanın ve şiddetin dolu olduğu bir dünya oluyor.

Merhametsiz dünyada silahlara, bombalara, mermilere, füzelere harcanan para eğitime harcanan paradan kat be kat daha fazla ve merhametsizlik ile cehalet kol kola hızlı bir şekilde yol alıyor. Bunun sonucu olarak da dünya genelinde gerilim ve çatışmalar giderek artıyor. Şiddet haberleri, ekranları ve gazete sayfalarını her geçen gün daha fazla işgal ediyor.

En büyük şiddet patlaması ise içinde bulunduğumuz coğrafyada yaşanıyor. Katledilen insanlar, yok edilen kültür ve uygarlık izleri, harabeye çevrilen yaşam alanları, sefalete mahkûm edilen hayatlar, kin, nefret ve öfke üçgeninde büyüyen çocuklar aydınlık bir geleceğe dair umutları karartıyor.

Bencilliğin yaygınlaştığı bir dünyada merhametsizlik ister istemez yükselişe geçer. Bu konuda yapılan şu tespit dikkat çekici: “Dünya merhamet eksikliğinden can çekişiyor. Ondan mahrumiyet bizi görünür ve görünmez biçimlerle yok ediyor. Çevre kirlenmesi, yoksulluk, önyargı, şiddet ve savaşlar. Merhamet içimizde bir yerlerde sönmeye yüz tutmuş insanlık kandilini yeniden tutuşturan ve bizi en temel halinde insanlığımıza geri çağıran bir duygu…

Dünyayı bir başkasının gözüyle görmenin nemenem bir şey olduğunu gerçekten anlamamızı sağlayan bir empati duygusunu içerir… Merhamet, senin mutluluğun olmazsa benim de mutlu olamayacağımın bilgisidir. Sadece kendi refahına odaklanmış insanların erişemeyeceği bir bağış, bir ödüldür…

Bir başkasının acısını dindirmek için gözünüzü çok uzaklara dikmenize gerek yok. Elbette, mümkünse uzak mesafelere de elinizi uzatmalısınız. Ancak yardım etmeye şimdi olduğunuz yerden başlayabilirsiniz. Pek çoğumuzun oturduğu semtte yardıma muhtaç insanlar var ve onlar bizlerin merhametini bekliyorlar. Her gün yürüdüğümüz yolda bizden merhamet dileyen kim bilir ne kadar göz var. Sadece insanlar değil, hayvanlar ve bitkiler dahi bizlerden merhamet bekliyor. Onlara verebileceğimiz bir tas su, bir parça yemek bile çok değerli. Onların acısını, açlığını ve üşüyüşünü görmezden gelmek, varoluşun sebebini arayan kalpler için mümkün olamaz.”

Fotoğrafta kucağındaki köpeği seven ve gözlerinin içi gülen sevgi dolu bir adamı görüyorum. Her şeyini kaybetsen de merhametini kaybetme. Merhamet, insanı insan yapan en önemli duygudur. Her şeyini kaybetsen de insani tarafını kaybetme. O insani duygu, canlıların her türlüsünü sevmek ve göstermekle kendisini ortaya koyar. Fotoğrafa baktığım zaman bizden merhamet bekleyen her canlıya gösterilebilecek merhametin verdiği huzuru görüyorum.

Yüreğinde sevgiyi, gözlerinde gülümsemeyi görmek istediğimiz bir toplum için, bir tatlı huzuru insanlığa çok görenlere karşı geleceğimiz olan çocuklarda merhamet duygusunu geliştirmek gerekiyor.