ŞANS OYUNLARI!!!

ŞANS OYUNLARI!!!

Çaresizim deme gider ağrıma

Bir cevap vermedin gönül çağrıma

Kahve fincanında umut arama

Falların suçu yok gelmeyen sensin

 

Ahmet Selçuk İlkan’ın ‘’Yılların Suçu Yok’’ isimli şiirinde belirttiği gibi gelmek istemeyen birisinin yolunu gözlerken kahve fincanındaki fallarda umut aramamak gerekir. Onun gelmesini sağlamak için çaba göstermesini bilmek gerekir tıpkı hayattaki şanslı anlar gibi.

Çaba sarf etmediğimiz güzel bir gelecek için fallarda şansım nasıl diyerek güzel bir gelecek beklemek ne kadar gerçekçi? Şans oyunlarına yönelik artan ilgi ciddi bir toplumsal soruna doğru hızla yol alıyor. Bu ilgiyi sorgularken nedenleri üzerinde durmak ve gerçekçi tespitler yapmak gerekiyor. Ekonomik kriz veya sorunlar, gelecek kaygısı, kolay yoldan kazanma isteği bu ilginin artışında çok önemli rol oynuyor.

Türkiye 1980’li yılların başından itibaren çok köklü bir değişim sürecine girdi. Bu süreç, ürettiğine göre daha çok harcayan, kolay yoldan para kazanan kültürün yaygınlaştırıldığı bir süreçtir. Bir eğlence aracı olarak görülen şans oyunları maalesef giderek bağımlılığa dönüşmektedir.

Uzmanlara göre “Toplumumuzda para, zenginlik, güç ve itibarın toplumsal değeri çok yüksektir. Şans oyunu ise insanda hızlı zenginleşme ve dolayısı ile tüm sorunların bir anda geçmişte kalabileceği kanısını uyandırır. Bu rüyayı birçokları paylaşır ve düzenli olarak loto veya bahis oynarlar.” Uzmanlar, şans oyunlarında kaybettikten sonra babasının parasını çalandan, ortağı olduğu işyerini iflas ettirene kadar birçok dramatik hikâyeye şahit olduklarını belirtiyor.

Fotoğrafa baktığımda aklıma geçmiş yılların yılbaşı akşamları geliyor. Çok sayıda aile bireyleriyle veya komşularla birlikte yapılan yılbaşı akşamı hazırlıkları, yemekten sonra oynanan iskambil veya tombala oyunu, gece geç saatlere kadar süren sohbet dikkate değerdi. Şans oyunlarının eğlence amacıyla oynandığı yıllardı bu yıllar. Maalesef geride kaldı bu yıllar. Elinde tuttuğu iskambil kâğıtlarındaki sayıyı hesaplayıp kumarda nasıl kazanırım şeklinde hesabını yaparken hayatın içinde boşa geçen, emek harcamadan kazanmayı düşünürken geçirdiği yılların sayısını hesaplıyor mu?

Toplumsal doku şans oyunlarına dayalı bağımlılık üzerinden hasara uğruyor. Parçalanan aileler, artan psikolojik sorunlar, ekonomik iflaslar her geçen gün artıyor. Bu sorunu çözmek konusunda daha fazla geç kalmak daha büyük sorunlara kapı aralar. Şans oyunlarının eğlence amacıyla oynandığı yılların tekrar geri gelebilmesi için çocuklarımızı Montesquieu’ nün ‘’Başarılı olmak için çaba gösterirsen şans seninledir. Tembeller için şans diye bir şey yoktur.’’ felsefesiyle yetiştirmeli ve örnek olmalıyız.