Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
[/su_column] [/su_row]
Cahit Sıtkı Tarancı’nın ‘’Memleket İsterim’’ isimli şiirinde belirttiği gibi yaşamanın sevmek gibi gönülden olduğu, herkesin mutlu olduğu, şiddetin ve kötülüğün olmadığı memlekette herkes yaşamak ister, çocuklarını yaşatmak ister. Herkesin yaşamak istediği böyle bir memleket savaşı yaşarsa ne olur?
Savaş belası, yeryüzü ölçeğinde giderek yaygınlaşırken yarattığı tahribat ve mağdur ettiği insan sayısı da giderek artıyor. Günümüzün savaşları maalesef en fazla çocukları etkiliyor. Bir süre önce rastladığım bir habere göre son 10 yılda 2 milyondan fazla çocuk savaş bölgelerinde hayatını kaybetti. Savaş belası ve hayatını kaybeden 2 milyondan fazla çocuk. Uzun sözün kısası: Uygarlık ve insanlık adına utanılması gereken bir durum var karşımızda.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu verileri bu konuda bir başka utanç tablosu ortaya koyuyor: Son 10 yılda 1 milyondan fazla çocuk savaşlarda anne ve babasını kaybetti, 12 milyon çocuk evsiz kaldı.
Ölen, anne ve babasını kaybeden, evsiz kalan çocuklar…
12 milyon çocuk, güvenlik nedeniyle evlerinden ayrılmış, bunların üçte biri ise mülteci kamplarında yaşıyor.
Savaşta ölümler ve çekilen sıkıntılar, en duyarlı grup olan 5 yaş altı çocukları etkiliyor. Büyük bölümü mayınlar yüzünden olmak üzere, 5 milyon çocuk sakat kalmış…
Çocuk asker ordusu dünyayı sarmış durumda. Uluslararası kuruluşların verilerine göre, dünyada en az 18 ülkede çocuk asker kullanılıyor. Bu çocukların sayısı 250 bini aşıyor.
Mayın ve patlayıcı yerleştirmek, ateş etmek çocukların yapmaya zorlandıkları işler arasında. Çatışma ve savaş durumlarında çocuklara karşı işlenen suçların uluslararası hukuk kurallarının ihlali olduğunu vurgulayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, çocukların korunmasını amaçlayan çocuklara karşı işlenen suç listesini genişletti.
Uzmanlar, savaşla iç içe olan çocukların şiddeti kanıksadığına ve bir yaşam biçimi haline dönüştürdüğüne dikkat çekiyorlar…
Fotoğrafa baktığım zaman bakışıyla, duruşuyla mutsuz bir çocuğu görüyorum. Fotoğraf çekerken öyküsünü dinlediğimde ailesinin yıllar önce kendi öz vatanlarını savaş nedeniyle terk edip göç ettiğini öğrendiğimde masum yüzlü çocuğa baktığımda içinde bulunduğumuz uygarlığın, çocuklara karşı sergilediği vurdumduymazlığa odaklanıyorum. Şiddeti kanıksayan ve yaşam biçimine dönüştüren çocuklar, gelecek adına umutlu olmamıza engel oluyor. Fotoğrafa baktığım zaman barışın, sevginin, kardeşçe yaşamanın mümkün olabileceği ve hoşgörünün hâkim olduğu bir memleketin çocuklara ve geleceğimize sağlayacağı katkıyı düşünüyorum. Şiirdeki memleket gibi bir ülkede çocukların mağdur değil mağrur olmasını ve gözlerinin içinin gülmesini arzu ediyorum.
Yarın, “Dünya Barış Günü.” Bütün insanların, dil, din, ırk, cins ve renk farkı gözetilmeksizin, insana yakışır, onurlu bir yaşam hakkına sahip oldukları inancıyla, Dünya Barış Günü’nü kutluyorum. Geçmişten bugüne kendi savaşını kendi çıkarlarına göre haklılaştırmanın mücadelesini verenlere ‘’SAVAŞA HAYIR’’ diyelim. Savaş tamtamlarının çaldığı bir dönemde, “bitsin savaşlar, yaşasın çocuklar” diyorum.