SEVGİ YAŞLANIR MI?

SEVGİ YAŞLANIR MI?

Yerin seni çektiği kadar ağırsın

Kanatların çırpındığı kadar hafif..

Kalbinin attığı kadar canlısın

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…

Sevdiklerin kadar iyisin

Nefret ettiklerin kadar kötü..

Ne renk olursa olsun kaşın gözün

Karşındakinin gördüğüdür rengin..

Yaşadıklarını kar sayma:

Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,

Sevdiğin kadardır ömrün..

Gülebildiğin kadar mutlusun

Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin

Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer

Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın

Bir gün yalan söyleyeceksen eğer

Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret

Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın

Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın

Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.

Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın

Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.

Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!

İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın

Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün

Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun

Çiçek sulandığı kadar güzeldir

Kuşlar ötebildiği kadar sevimli

Bebek ağladığı kadar bebektir

Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

Sevdiğin kadar sevilirsin…

 

Can Yücel’in ‘HERŞEY SENDE GİZLİ’ şiirinde belirttiği gibi her şey sevgide gizli. Sevgi sevebilmesini bilmektir, kendini sevdirebilmektir. Her şeyi sevebilmek ve yaşamı anlamlandırmaktır. Karşılıklı saygı ve değer vermedir, ortak paydada buluşabilmek için yerine göre ödün verebilmektir. Sevgiyi yaşamadan ‘seni seviyorum’ yalanından uzak durmaktır. ‘seni seviyorum’ u bazen söylemeden gözlerinde onu hissetmek ve gözlerinle haykırmak…Haykırırken de karşında bunu görebilecek ve anlayıp aynı şekilde sana yansıtabilecek birini sevebilmektir. Yani severken  de doğru yerde olmasını bilmektir..

Çektiğim fotoğraflara baktığım zaman  birinde  70 yaşını geçmiş iki insanın bakışlarındaki aşkı, sevgiyi ve saygıyı görüyorum.  Yılların götüremediği,  her şeye meydan okuyan aşkı görüyorum. Çoğumuzun günlük hayatta para ve statü için zaman ayıramadığımız ve bulamadığımız gerçek sevgiyi,  bu yaşta da yaşanabilecek saygıyla dolu aşkı görüyorum. İkisi de sevdiği kadar sevilmiş. Mutluluğun fotoğrafını  görüyorum. Diğer fotoğrafa baktığım zaman yaşlı bir nenenin elini,  baston değneğini ve torununun bir çift gözünü görüyorum. Sadece bu kadar mı ? HAYIR… Yaşlandığın zaman seni ayakta tutabilen iki şeyin baston değneği ve sevgi olduğunu görüyorum.  Çoğu dede ve nenenin gençliklerindeki hırslarına yenik düşüp kendi çocuklarına zaman ayırmayıp hem kendilerini hem de çocuklarını sevgiden mahrum bırakıp emekli olunca boşa düştüklerinde ‘torun evlattan tatlıymış’ yalanlarını görüyorum.  Çocuğumu sevemedim, zamanı iyi değerlendiremedim,   bari torunumla bu özlemimi gidereyim gerçeğini ifade edemeyişini  görüyorum. Evet, bir yerden sonra farkına vardığımız ‘sevgi hiçbir zaman yaşlanmıyor ve sevdiğin kadar seviliyorsun’ gerçeğini anlıyoruz.

Can Yücel’in şiiriyle başladım, çünkü sevmesini bilmek için şiiri hissederek okumak ve yaşamak gerekir. Hayatı ezbere yaşar gibi yaşamadan şiir, resim ve fotoğraf gibi sanat dallarını çocuklarımıza küçük yaşta yaşatabilirsek, son 15 yıldır nerede hata yaptık sorusunu gerçekçi bir şekilde cevaplandırabilirsek gazetelerdeki şiddet haberleri yerine bu aşk ve sevgi dolu fotoğrafların  yaşandığı  güzel bir hayatı görürdük. Sevginin her zaman bir insanla değil farklı nesnelerle de paylaşılabileceğini bilmek gerekir. Sevmekten ve sevginizi doğru zamanda doğru şekilde ifade etmekten korkmayın ve yaşadığınız anın kıymetini bilin. Saygıya dayalı ve karşılıklı hissedilen sevgi yaşlanmadığı gibi sonsuzdur tıpkı güzel romanlardaki gibi….